Tam Ehliyetsiz Evlenebilir Mi?
Kayseri’nin dar sokaklarında yürürken aklımda bir tek şey vardı: Evlenebilir miyim? Bunu düşündüm; ama sadece “evlenebilir miyim?” sorusu değil, biraz daha derin, biraz daha kararsız bir şekilde. “Tam ehliyetsiz evlenebilir mi?” sorusunu sormaya başladım. Çünkü bu şehrin havasında, sokaklarında, hatta kafelerinde her şeyin biraz eksik olduğunu hissediyorum.
Bazen bir adım atmak, hayatın kapılarını açmak için her şeyin yeterli olması gerektiğini düşünüyorum. Ama zaman geçtikçe fark ediyorum ki, belki de her şeyin tam olması gerekmiyor. Gerçekten “tam” ne demek ki?
O Günkü O Hissi
Bir akşam, biraz aceleyle ve bir o kadar da kararsız bir şekilde kahvemi içip sokağa çıktım. Kayseri’nin sabahları ne kadar soğuk olursa, akşamları da o kadar sıcak olur. O sıcağın içinde, içimi bir belirsizlik kaplamıştı. O belirsizlik de hep şunu düşündürüyor bana: Gerçekten tam ehliyetli bir insan var mı?
O gün evlilik hakkında düşündükçe, bir yandan da içimdeki kararsızlık artıyordu. Kafamda çelişkilerden başka bir şey yoktu. “Evlilik,” diyorum, “Bir adım mı? Bir karar mı?” Ama ya o karar eksikse? Tam ehliyetim var mı? Yoksa sadece bir anlık heves mi? Bir yandan evlenmek, mutlu bir hayat kurmak istiyorum, bir yandan da bunu yapacak kadar hazır hissediyor muyum, emin değilim.
Hayal Kırıklığı ve Heyecan
Kayseri’nin en sevdiğim kafesine girdiğimde, o kadar çok insan vardı ki. İçlerinden biriyle göz göze geldim. Gözleri… Evet, gözleri gerçekten bir insanı anlatıyordu. Onun bakışlarında bir şey gördüm. Hepimiz kendi içimizde birer gizem saklarız ya; o da öyleydi. Sadece evlilik değil, hayatın ne kadar karmaşık olduğunu, her adımın bir denge oyunundan ibaret olduğunu düşündüm.
O an, hayatımda bir şey eksikti. O eksikliği tam anlamıyla tarif edemem belki ama içinde olduğum hayatın bana yeterli olmadığı bir anı hissediyordum. İşte tam bu noktada, “tam ehliyetsiz evlenebilir mi?” sorusu aklıma geldi. Ehliyet demek, bir konuda yetkin olmak demek. Ama ben, o an, bir konuda yetkin olmadığımı hissediyordum. Hangi konuda? Hayatımı, geleceğimi kuracak kadar. Evlilik, gerçekten iki insanın olgunlaşmış bir karar alması mı olmalıydı?
Kararımı Verdim
Hava kararmıştı. Kafedeki herkesin sesleri birbirine karışıyordu. Arada kaybolan, belki de unutulan bir ses vardı: Benim sesim. Gözlerimle o karanlıkta her şeyi izledim, kendimi dinledim. O anda fark ettim ki, hayatta her şey tam olmadan da yürünebilir. Belki de bu eksiklikler, hayatta ilerlerken daha çok şey öğretiyordu. Evet, ben hazır hissediyor muyum? Bilmiyorum, ama bu hayatı bir şekilde benimle paylaşacak birini bulabilirim.
Sonuçta, her şeyin eksik olması, her şeyin net olmaması evlenmeye engel mi? Benim kararım, belki de bir şeylere yelken açmak, her adımda biraz daha olgunlaşmaktır. Kim bilir? Belki bir gün o eksiklikler, sadece birer hatırlatma olarak kalacak.
Sonuç
Kayseri sokaklarında bir yanda umut, bir yanda kararsızlık arasında yürürken, aslında hepimizin biraz eksik olduğunu fark ettim. “Tam ehliyetsiz evlenebilir mi?” sorusunun cevabı, belki de hepimizin içinde gizli. Evet, belki tam değiliz, belki bazen eksik hissediyoruz ama hayat, tam olmadan da güzeldir. Gerçekten ne kadar “tam” olduğumuzu, ancak yaşadıkça öğreniriz.