Faiz Yiyenlere Ne Olacak? | Paranın Faizi, Kalbin Bedeli
Parayla aramızda garip bir ilişki var. Onu kazanmak için yıllar harcıyoruz, ama kazandığımızda da korkuyoruz: “Helal mi, haram mı, doğru mu, yanlış mı?” Özellikle de konu faiz olunca… Bu kelime hem ekonomi kitaplarında, hem kutsal metinlerde, hem de mahalle sohbetlerinde aynı anda yankılanıyor. Bugün gelin, “faiz yiyenlere ne olacak?” sorusuna biraz samimi, biraz veri dolu, biraz da hikâyeli bir bakış atalım.
Modern Zamanın “Faiz Döngüsü”
Dünya Bankası’nın 2024 raporuna göre, dünyadaki kredi sistemlerinin %92’si faiz temelli çalışıyor. Yani sistemin çarkları faizle dönüyor. Bankadan kredi çekmek, kredi kartı borcu ödemek, mevduata faiz almak… Hepsi modern ekonominin rutin parçaları. Ama işin manevi boyutuna baktığımızda, bu durum sadece cüzdanı değil, vicdanı da ilgilendiriyor.
Bir ekonomist bir keresinde şöyle demişti: “Faiz, zamanın satın alınmasıdır.” Aslında kulağa zararsız geliyor. Ama dinî ve etik açıdan mesele derinleşiyor. İslamiyet’e göre faiz, sadece finansal değil, ahlaki bir sınır ihlalidir. Kur’an’da bu konuda açık uyarılar var; hatta “Allah ve Resulü’ne savaş açmak” kadar ciddi bir karşılığı olduğu belirtiliyor. Bu ifadeyi duyan herkesin bir an duraksaması normal: Çünkü bu, sadece para değil, değerler savaşı.
Gerçek Hayattan Bir Hikâye: “Az Kazan Ama Huzurlu Ol”
Bir zamanlar Bursa’da küçük bir esnaf vardı: Ahmet Usta. Pandemide işleri durunca bankadan kredi çekmek zorunda kaldı. “Biraz faiz öderim ama dükkan ayakta kalsın,” dedi. İşler yoluna girince içi rahat etmedi. Kazancının tadı yoktu. Sabahları kahvesini içerken bile bir gölge gibi içini sıkıntı kaplıyordu. Sonra, borcunu kapattıktan sonra bankaya dönmedi, senetle, elden, komşulukla iş yapmaya başladı.
Bir gün çıraklarından biri ona sordu:
— “Usta, faiz haram da neden bu kadar etkiliyor seni?”
Ahmet Usta gülümsedi:
— “Evladım, paranın kazandırdığı huzur değil, huzurun kazandırdığı paradır.”
İşte mesele tam burada: Faiz kısa vadede çözüm gibi görünür, ama uzun vadede insanın iç dengesini bozar. Çünkü o para, sadece maddi bir kazanç değil; içinde kaygı, endişe ve vicdani bir yük taşır.
Ekonomik Gerçek: Faizsiz Sistemler Mümkün mü?
Bugün dünyada “faizsiz finans” kavramı büyüyen bir trend. İslami bankacılık sektörü, sadece 2023’te 2.8 trilyon dolarlık bir hacme ulaştı. Türkiye’de de katılım bankalarının payı %10’un üzerine çıktı. Bu sistem, parayı üretim ve ticaretle kazandırmayı hedefliyor; yani para, parayla değil, emekle değer buluyor.
Ama yine de bu sistemin tam olarak “faizsiz” kalması zor. Çünkü global ekonomi faizle nefes alıyor. Yani, bireysel niyet önemli olsa da, sistemsel dönüşüm uzun bir yolculuk.
İnanç, Gerçeklik ve Vicdan Üçgeni
Faiz yiyenlere ne olacağı meselesi aslında iki katmanlı:
Birincisi, dini boyut — açık bir uyarı, net bir yasak.
İkincisi, insani boyut — huzurun, bereketin, iç rahatlığın kaybolması.
Çünkü çoğu insan bilir: Haram kazanç, bir yerden sonra kendi huzurunu da tüketir. Tıpkı hızlı kazanılan bir paranın, hızla elden gitmesi gibi.
Belki faiz, rakamlarda büyüme sağlar ama kalpte bir şeyleri küçültür. Bunu bilimsel olarak ölçemiyoruz ama hayat hikâyeleriyle görebiliyoruz. Nice insan, faizle rahatlarım derken daha çok borç sarmalına girdi. Nice kişi, helal kazançla küçük bir evde yaşayıp huzuru buldu.
Son Söz: Paradan Çok, Huzurun Faiziyle Yaşamak
Sonuçta, faiz meselesi sadece “ne kadar kazandık?” değil, “nasıl kazandık?” sorusunun cevabında gizli. Faiz yiyenlerin ne olacağı sadece ahiretle ilgili değil, bu dünyada da belli: Huzurun eksilmesi, güvenin azalması, paranın bereketinin kaçması…
Ama umut var. Bilinçli bireyler, helal kazanç yollarını öğreniyor, faizsiz finans alternatifleri artıyor. Çünkü dünya dönüyor ama vicdan, hâlâ en sağlam pusula.
Şimdi Sıra Sizde!
Sizce günümüz dünyasında faizden tamamen uzak durmak mümkün mü? Faizsiz finans sistemleri gerçekten çözüm olabilir mi? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın, bu sohbeti birlikte büyütelim 💬