İçeriğe geç

Asmita ne demek ?

Asmita Ne Demek?

Asmita, kelime anlamı itibarıyla Hindistan kökenli bir terimdir ve “öz benlik” veya “kimlik duygusu” olarak çevrilebilir. Ancak, Asmita’nın toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi kavramlarla ilişkisini anlamak, sadece bireysel bir kavramdan çok daha fazlasını ifade eder. Bu yazıda, Asmita’nın toplumsal düzeyde nasıl şekillendiğini, nasıl bir mücadele alanı sunduğunu ve farklı toplumsal gruplar için anlamını inceleyeceğiz.

Asmita ve Kimlik Mücadelesi

Asmita, bir kişinin kendi kimliğini, toplumsal rollerini ve varlık amacını algılayış biçimidir. Her birimizin Asmita’sı, içinde bulunduğumuz toplumun normları ve kültürel etkilerle şekillenir. Toplumda, erkek ya da kadın olmak, cinsiyet kimliği, etnik köken, sınıf, yaş gibi birçok faktör, kişinin Asmita’sını etkileyebilir.

İstanbul’daki bir semtte, sabah işe gitmek üzere yola çıkarken, toplu taşıma araçlarındaki gözlemlerim Asmita’nın ne kadar çok katmanlı bir şey olduğunu bir kez daha fark etmeme neden oldu. Mesela, kadınların toplu taşıma araçlarında “görünür olma” hali, onların toplumsal rollerine dair önemli ipuçları veriyor. Genellikle, kadınlar daha çok başkalarına yer açma, sürekli göz teması kurmaktan kaçınma gibi davranışlar sergiliyor. Bu, toplumda kadınların “yer verme” veya “geri durma” gibi normlarla biçimlendirilmiş Asmita’sını yansıtıyor.

Toplumsal Cinsiyet ve Asmita

Toplumsal cinsiyet rolleri, bir kişinin Asmita’sını şekillendiren önemli faktörlerden biridir. Kadın ve erkekler toplumsal cinsiyet beklentilerine göre farklı biçimlerde kendilerini ifade ederler. Kadınların, toplumda daha fazla özne olmaktan ziyade, çoğu zaman nesne olarak kabul edilmesi veya duygusal yükümlülüklerin kadınlara daha fazla yıkılması, onların Asmita’sını da sınırlar. Bu durumu, sokakta karşılaştığımız her kadının yüz ifadesinden, yürürken vücut dilinden, hatta işyerindeki pozisyonlarından bile hissedebiliyoruz.

Toplumda erkeklerin güçlü, karar verici ve duygusal olarak daha mesafeli olması beklenirken, kadınların nazik, empatik ve başkalarının ihtiyaçlarını önceleyen bir kimlik geliştirmeleri beklenir. Bu ayrımlar, aslında Asmita’yı nasıl yaşadığımıza dair sürekli bir içsel çatışma yaratabilir. Örneğin, iş yerinde kadınların daha az terfi alma oranları, toplumsal cinsiyet normlarının Asmita’yı nasıl şekillendirdiğini ve bazen bu normlara uymanın kimlik üzerinde baskı oluşturduğunu gösterir.

Çeşitlilik ve Asmita

Çeşitli etnik kökenlerden, kültürlerden ve yaşam biçimlerinden gelen bireylerin Asmita’sı, çok katmanlıdır. Örneğin, İstanbul’daki farklı semtlerde yaşarken, bazen Batı’dan gelen insanlar ile yerel halk arasında toplumsal normların ne kadar farklı olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Batı’da “özgürlük” veya “bireysellik” gibi değerler daha çok öne çıkarken, burada farklı etnik kökenlerden gelen insanları, bazen kendi kimliklerini ifade ederken daha temkinli, hatta bazen korkak bir şekilde gördüğümüz oluyor.

Çeşitliliğin yoğun olduğu bir toplumda, bir kişinin Asmita’sı, sadece kendi kültürünün ya da kimliğinin değil, aynı zamanda toplumun diğer kesimleriyle ilişkilerinin de bir yansımasıdır. Örneğin, Kürt veya Arap kökenli bir birey, şehirdeki çoğunlukla Türk kökenli toplumun normlarına uyum sağlamak için farklı bir kimlik inşa edebilir. Ancak, bu durum bazen kişinin içsel çatışma yaşamasına ve kendisini tam anlamıyla bir kimlik içinde hissetmemesine yol açabilir.

Sosyal Adalet ve Asmita

Sosyal adalet, Asmita’yı etkileyen önemli bir diğer faktördür. İnsanların toplumda eşit fırsatlara sahip olmaması, onların kendi kimliklerini geliştirme süreçlerini engelleyebilir. Örneğin, engelli bireyler, iş gücü piyasasında ya da günlük hayatta, “tam anlamıyla” bir kimlik inşa etmekte zorluk yaşayabilirler. Toplumun onlara dayattığı sınırlamalar, öz benliklerini anlamalarına ve bu kimliği dış dünyaya yansıtmalarına engel olabilir.

Bir arkadaşımın yaşadığı bir durumu hatırlıyorum. Kendisi, engelli bir birey olarak bir iş başvurusunda bulunmuştu. Başvuru sırasında, bir toplantıya katılmak için engelli bireyler için yapılan düzenlemeler yeterli olmadığı için, fiziksel olarak bu duruma uyum sağlayamadı. O günden sonra, iş yerindeki kimliğini ve değerini daha zor kabul ettirmeye başladı. Aslında, bu sadece engelli bireylerin karşılaştığı bir zorluk değil; toplumsal adaletin ve eşitliğin olmadığı bir toplumda, herkesin Asmita’sı ya eksik kalır ya da dışarıya yansıyamaz.

Asmita ve Toplumsal Dönüşüm

Asmita, aslında toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi kavramlarla iç içe geçmiş bir kavramdır. İnsanlar yalnızca bireysel kimliklerini değil, aynı zamanda toplumun onlara dayattığı kimlikleri de taşırlar. Toplumda sosyal adaletin sağlanması, tüm bireylerin kendi Asmita’sını özgürce ifade etmeleri için gereklidir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, etnik çeşitlilik ve eşit fırsatlar, insanların kimliklerini rahatça inşa etmeleri ve toplumda “öz benlik”lerini bulabilmeleri için elzemdir.

İstanbul’daki sokaklarda, toplu taşımada, işyerlerinde gözlemlediğimiz sahneler, bize toplumsal cinsiyetin, çeşitliliğin ve sosyal adaletin Asmita üzerindeki etkilerini sürekli olarak hatırlatır. Kendi kimliğimizi inşa ederken, bu faktörleri göz önünde bulundurmak, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorumluluk taşıdığımızı unutmamak gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
elexbet yeni adresihttps://partytimewishes.net/betexper güncel adrestulipbet yeni girişsplash